Kaynağına
ister fazla merak, ister çekememezlik, isterseniz de kıskançlık diyebilirsiniz.Bu
insanın doğasında var olan ve bitmek bilmeyen dedikodu kültürüne. Çoğu insanın
iletişim amaçlı olarak kimi zaman bilinçli, kimi zaman farkında olmadan kurduğu
diyaloglardır dedikodular. Zaman zaman toplum içerisinde zarar verici
noktalara ulaşır ki kontrolü mümkün değildir. Özellikle iş hayatında o kadar
çok farklı şekillerde çıkar ki karşımıza. Kim söylemiş bu sözleri, neden
söylemiş ne biz bilebiliriz, ne de etrafımızdaki insanlar. Hakkında dedikodu
çıkarılan kişi kim olursa olsun elbette ki bundan memnuniyet duymayacaktır. Bu
dedikodu doğru da olsa yanlışta olsa fark etmeyecektir. An gelir bu dedikodularla
uğraşmaktan ne iş yaptığımızı bile unuturuz. Tüm mesaimizi bu dedikodunun
kaynağına ulaşmak için harcarız. Her denememizde birbirinden farklı cümleler
çıkar karşımıza. İnsanlar arasında serseri mayın gibi dolaşımına da bir türlü
engel olunamaz. Kısır döngü şeklinde sürer gider.
İşyerinde
maaşlardan tutunda, yöneticilerin davranışlarına, yok o az çalışıyor dan ben
fazla çalışıyoruma kadar hemen her konuda dedikodu yapılır. O kadar normal ve
günlük rutin işler gibi yapılır ki bir anda bizler bile dedikodunun bir parçası olup
farkında olmadan içinde yol alır gideriz. Tamam aslında makul dozda dedikodular
azda olsa bilgi edinim kapsamın da fayda sağlayabilir. Ama işyerlerinde öyle tipler
vardır ki sadece yapmış oldukları dedikodular sayesinde popüler olduklarını,
sevildiklerini düşünürler. Çünkü oluşturdukları dedikodu ağı ile etrafa bir iletişim
portalı sunarlar. İnsanlar bu tip kişilerden etrafta neler olup bittiği
hakkında bilgiler elde eder, ilgi gösterirler. İşte bu nedenle de bu dedikoducu
insanlar, işten çok dedikodu ürettikleri halde şirket için çok önemli
olduklarını düşünürler. Hani hep derler ya “ boş adam iş üretmezse dedikodu
üretir” kesinlikle sonuna kadar katılabileceğim bir cümle. Bu insanlar genellikle
hakim olamadıkları yada merak ettikleri konular hakkında dedikodu yaparlar. Bazen
de kıskançlıklardan dolayı karşı tarafı karalama amaçlı gizli bir savaş
verirler. Dedikodunun karşı tarafındaki kişilerden alacağı geribildirimlerle
bir nevi mutsuzluklarını gidermeye çalışırlar. Kendi hatalarını,
yanlışlıklarını unutup duyduğu bu eleştiriler karşısında ve insanların o
kişiye karşı alacağı tavırlar nedeniyle mutluluk duyarlar. Ve enteresan olanda
bu kişiler kendi haklarında olumsuz konuşulmamasına da büyük özen
gösterirler.
Ne yazık ki iş yerinde
yapılan dedikodulara ne yapılırsa yapılsın engel olunamıyor. Bunu sağlayacak ne
bir yönetmelik var ne de bir taahhütname. Bu muhteşem dedikoducular ne olursa
olsun rutin dedikodularına devam ederler. Bizler iletişim kapsamında etrafımıza öreceğimiz
duvar ile özelimizi herkesle paylaşmadan, bu muhteşem dedikoducuların o
alanlara girmesine engel olabiliriz. Ve bu sayede dedikodulardan bir nebzede
olsa uzaklaşabiliriz. Yine de hakkınızda dedikodu çıkarılması olasıdır. Bu
durumda da artık sakinliğimizi koruyarak, söylenenlere abartılı tepki göstermeden
süreci atlatmak gerekir. Bazen tepki göstermemek de en güzel cevap olabiliyor. Unutmayalım:
siz istemedikten sonra sizi kimse üzemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder