7 Ocak 2014 Salı

İş yerinde Kulaktan Kulağa Yayılan Dedikodular

Kaynağına ister fazla merak, ister çekememezlik, isterseniz de kıskançlık diyebilirsiniz.Bu insanın doğasında var olan ve bitmek bilmeyen dedikodu kültürüne. Çoğu insanın iletişim amaçlı olarak kimi zaman bilinçli, kimi zaman farkında olmadan kurduğu diyaloglardır dedikodular. Zaman zaman toplum içerisinde zarar verici noktalara ulaşır ki kontrolü mümkün değildir. Özellikle iş hayatında o kadar çok farklı şekillerde çıkar ki karşımıza. Kim söylemiş bu sözleri, neden söylemiş ne biz bilebiliriz, ne de etrafımızdaki insanlar. Hakkında dedikodu çıkarılan kişi kim olursa olsun elbette ki bundan memnuniyet duymayacaktır. Bu dedikodu doğru da olsa yanlışta olsa fark etmeyecektir. An gelir bu dedikodularla uğraşmaktan ne iş yaptığımızı bile unuturuz. Tüm mesaimizi bu dedikodunun kaynağına ulaşmak için harcarız. Her denememizde birbirinden farklı cümleler çıkar karşımıza. İnsanlar arasında serseri mayın gibi dolaşımına da bir türlü engel olunamaz. Kısır döngü şeklinde sürer gider.

İşyerinde maaşlardan tutunda, yöneticilerin davranışlarına, yok o az çalışıyor dan ben fazla çalışıyoruma kadar hemen her konuda dedikodu yapılır. O kadar normal ve günlük rutin işler gibi yapılır ki bir anda bizler bile dedikodunun bir parçası olup farkında olmadan içinde yol alır gideriz. Tamam aslında makul dozda dedikodular azda olsa bilgi edinim kapsamın da fayda sağlayabilir. Ama işyerlerinde öyle tipler vardır ki sadece yapmış oldukları dedikodular sayesinde popüler olduklarını, sevildiklerini düşünürler. Çünkü oluşturdukları dedikodu ağı ile etrafa bir iletişim portalı sunarlar. İnsanlar bu tip kişilerden etrafta neler olup bittiği hakkında bilgiler elde eder, ilgi gösterirler. İşte bu nedenle de bu dedikoducu insanlar, işten çok dedikodu ürettikleri halde şirket için çok önemli olduklarını düşünürler. Hani hep derler ya “ boş adam iş üretmezse dedikodu üretir” kesinlikle sonuna kadar katılabileceğim bir cümle. Bu insanlar genellikle hakim olamadıkları yada merak ettikleri konular hakkında dedikodu yaparlar. Bazen de kıskançlıklardan dolayı karşı tarafı karalama amaçlı gizli bir savaş verirler. Dedikodunun karşı tarafındaki kişilerden alacağı geribildirimlerle bir nevi mutsuzluklarını gidermeye çalışırlar. Kendi hatalarını, yanlışlıklarını unutup duyduğu bu eleştiriler karşısında ve insanların o kişiye karşı alacağı tavırlar nedeniyle mutluluk duyarlar. Ve enteresan olanda bu kişiler kendi haklarında olumsuz konuşulmamasına da büyük özen gösterirler.

Ne yazık ki iş yerinde yapılan dedikodulara ne yapılırsa yapılsın engel olunamıyor. Bunu sağlayacak ne bir yönetmelik var ne de bir taahhütname. Bu muhteşem dedikoducular ne olursa olsun rutin dedikodularına devam ederler. Bizler iletişim kapsamında etrafımıza öreceğimiz duvar ile özelimizi herkesle paylaşmadan, bu muhteşem dedikoducuların o alanlara girmesine engel olabiliriz. Ve bu sayede dedikodulardan bir nebzede olsa uzaklaşabiliriz. Yine de hakkınızda dedikodu çıkarılması olasıdır. Bu durumda da artık sakinliğimizi koruyarak, söylenenlere abartılı tepki göstermeden süreci atlatmak gerekir. Bazen tepki göstermemek de en güzel cevap olabiliyor. Unutmayalım: siz istemedikten sonra sizi kimse üzemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder